Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde minik bir ateş böceği varmış. Bu ateş böceğinin adı Kıvılcım mış. Kıvılcım, kendisini diğer ateş böceklerinin arasında, çok küçük hissedermiş. Hava karardığında parlamaya başlayan ateş böcekleri arasında, kendi ışığını beğenmeyen Kıvılcım, sürekli ağlarmış.
Bir yaz günü, hava kararmaya başlamış. Ateş böcekleri de bulundukları yerden çıkıp, dolaşmaya başlamışlar. Kıvılcım ise evlerinin kapısının önüne oturmuş ve uçmak istememiş. O sırada evin önünden geçen yaşlı ve bilge ateş böceği, Kıvılcım’ın mutsuz olduğunu anlamış. Yanına giderek “Neyin var minik ateş böceği?” diye sormuş. Kıvılcım başta anlatmak istememiş ama daha sonra derdini sadece bilge ateş böceğinin çözebileceğini düşünmüş, başlamış anlatmaya. “Işığımın diğer ateş böceklerinden daha az parladığını düşünüyorum. Bu yüzden dışarıda dolaşmak istemiyorum” demiş. Bilge ateş böceği ise “Herkesin ışığı kendisine özeldir Kıvılcım, önemli olan ne kadar parlak olduğun değil, nasıl parladığındır. Sen kendine güven ve yoluna devam et, ışığını elbet bir gün bulursun” demiş.
Kıvılcım, bilge ateş böceğinin söylediklerinden çok etkilenmiş ve kendi ışığını bulmaya karar vermiş. Kendi yolculuğuna çıkmış ve gökyüzünde dolaşırken, dünyadaki insanlara umut ve ilham kaynağı olduğunu fark etmiş. Onu gören insanlar, mutlu olmaya, küçük çocuklar peşinden koşmaya başlamış. Kıvılcım’ın parlayan ışığı, en parlak uğur böceği ışığı kadar güçlü olmasa da, insanların kalbine dokunuyormuş. Bu fark eden Kıvılcım da, kendi değerini anlamış ve kendisiyle gurur duymaya başlamış. Artık kendisini küçük ve ışıksız hissetmiyormuş. Bu masal da burada bitmiş.
Daha fazla kısa masal okumak isterseniz Kısa Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.