Küçük kızın elindeki bez bebek aslında annesinin çocukken oynadığı bez bebekmiş. Annesine de onun büyük annesi dikmiş. Yıllarca annesine yarenlik eden bez bebek, şimdi de küçük kızın elinden hiç düşürmüyor nereye giderse gitsin hep yanında götürüyor hatta onsuz uyuyamıyormuş. Fakat yıllar bez bebeği çok yıpratmış. Rengi solmuş, yamana yamana artık dikiş tutmaz olmuş. Annesi küçük kızına o kadar çok bebek almış ama bir türlü bu bez bebek ten vazgeçirememiş. Arkadaşlarının çocuklarının elindeki oyuncakların yanında bu bez bebek yüzünden kendisini kötü hissetmesine sebep oluyormuş.
Bir gün bez bebeği saklama fikri gelmiş aklına ve küçük kız uyurken bebeği kilere saklamış. Sabah olunca küçük kız bebeğini yanında görememiş ve başlamış ağlamaya. Annesi ne yaptıysa kâr etmemiş. O gün küçük kız hep bir huzursuzmuş yemeğini yememiş, oyuncakları ile oynamamış bir köşede öylece oturup kalmış. Akşam babasının işten gelirken aldığı ve çok güzel olan bebek bile neşesini yerine getirmeye yetmemiş. Bu durum günlerce böyle devam etmiş.
Sonunda küçük kızın bu durumuna dayanamayan anne bez bebeği sakladığı yerden çıkarmaya karar vermiş. O gece küçük kız uyurken annesi bez bebeği yanına yatırmış. Sabah olup küçük kız yanında yatan bebeğini görünce çok mutlu olmuş. Tekrar neşesi yerine gelmiş, iştahı açılmış, etrafa gülücükler saçmaya başlamış. Bunu gören anne ve babası eşyanın maddi değeri olmadığını, manevi değerin çok daha önemli olduğunu bir kez daha anlamışlar. O günden sonrada bez bebeğe hak ettiği değeri vermişler.