Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde ormanın derinliklerinde, masmavi akan bir nehrin kenarında yaşayan tavşan ailesi varmış. Bu tavşan ailesinin minik bir de yavruları varmış. Ona Cesur derlermiş.
Cesur ismi gibi Cesur bir tavşanmış. Ama yaşı küçük olduğu için annesi ve babası ona evden çok uzaklaşmaması gerektiğini söylüyorlarmış. Cesur ise bazen ailesinin sözünden çıkıp, evinden uzaklaşıyormuş. Çünkü Cesur çok meraklı bir tavşanmış, ormanın her yerini inceler, detaylıca bakarmış. Günlerden bir gün Cesur ormana oynak için çıkmış ama bir an anne ve babasının sözlerini unut ormanın derinliklerine gitmiş. Göz alıcı çiçekler, dev ağaçlar ve cıvıldayan kuşlar arasında yürürken, Cesur kendini kaybetmiş. Bir süre daha gördüklerinin keyfini çıkarmış fakat havanın kararmakta olduğunu fark edince etrafına bakınmış ve geri dönmek için yolu kaybettiğini anlamış. Cesur ağlamaya başlamış, onun ağlama sesini duyan bir baykuş hemen yanına gitmiş. “Neden ağlıyorsun?” diye sormuş. Cesur “Yolumu kaybettim o yüzden eve gidemiyorum. Annem ve babamı çok özledim” demiş. Baykuş çok üzülmüş “Sana yardım edeceğim ama bir daha ailenden habersiz bu kadar uzaklaşma, olur mu?” demiş. Cesur, gözyaşlarını silerek “Tamam” demiş. Baykuş hemen Cesur’un ailesinin yerini bulmak istemiş ve ormanda ki arkadaşlarına sormuş. Hayvanlar koklayarak baykuşa yolu tarif etmiş. Baykuş ve Cesur kısa sürede, tavşan ailesini bulmuş.
Ailesine kavuşan Cesur çok mutluymuş, herkese bir daha evden uzaklaşmayacağına dair söz vermiş. O günden sonra da asla evden uzaklaşmamış. Baykuş ile de dost olmuşlar ve ormanda buluşup oyun oynamaya başlamışlar. Masal da burada bitmiş.
Daha fazla kısa masal okumak isterseniz Kısa Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.