Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman zaman içinde kalbur saman içinde masmavi denizin derinliklerinde yaşayan bir denizanası varmış. Yaşadığı yer mercan kayalıklarının tam ortasıymış. Denizanası her gün saatlerce dalgaların arasında yüzermiş. Fakat gelin görün ki denizanası çok mutsuzmuş. Çünkü hiç arkadaşı yokmuş. Denizde yaşayan hayvanlar, denizanasının vücudunun saydam ve dokunaçlarının zehirli olmasından dolayı, onunla oyun oynamak istemiyorlarmış.
Günlerden bir gün denizanasının yaşadığı bölgeye yeni canlılar gelmiş. Hayvanların hepsi yeni gelen pullu balık ve yengeçle arkadaşlık kurmak istemişler. Ancak, balık ve yengeç, mercan kayalığındaki diğer deniz canlıları tarafından sevilip ilgilenilince, denizanası biraz kıskanmış. Diğer deniz canlıları her gün gelip balığı ve yengeci selamlıyor, onlarla oyun oynuyorlarmış. Denizanası ise bu ilgiyi çok kıskanıyormuş. Çünkü kendisine hiç kimse yaklaşmıyormuş. Bir sabah denizanası gezerken yeni balık ve yengeci görmüş. Denizanası onların da selam vermeyeceğini düşünerek yola devam etmiş ama yengeç ve balık “Merhaba” diye seslenmişler. Çok şaşıran denizanası hemen yanlarında giderek konuşmaya başlamış. Üç deniz canlısı neşe içinde sohbet etmişler, denizanası da ilk defa kendisini bu kadar mutlu hissediyormuş. Günlerce arkadaşlık etmişler ama son zamanlarda balık ve yengeç pek ortalıklarda görünmemeye başlamış. Denizanası bu duruma çok şaşırmış ve arkadaşlarının hasta olduğunu düşünmüş bu yüzden evlerine gidip “Neden böyle az görünüyorsunuz?” diye sormuş. Balık, üzgün bir sesle cevap vermiş: “Bizim burada kalma süremiz sona eriyor arkadaşım. Birkaç gün sonra başka bir bölgeye gideceğiz ve belki de bir daha geri dönmeyeceğiz.” Denizanası bu duruma çok şaşırmış. Çünkü kendisi hep burada kalmış. Yengeç, kıskaçlarını hareket ettirerek bir itirafta bulunmuş: “Aslında seni çok kıskanıyorum. Sen her zaman burada olabiliyorsun, denizin derinliklerinde özgürce dolaşabiliyorsun ve uzun süre varlığını sürdürebiliyorsun.” Denizanası bu duruma çok şaşırmış. Çünkü o da balık ve yengeci kıskanıyormuş. Balık devam etmiş: “Senin gibi sürekli burada olmayı çok isterdim. Ama maalesef ki bizler sürekli yer değiştirmek zorundayız.”
Denizanası arkadaşlarının söylediklerine çok üzülmüş. O an onları kıskandığı için kendisinden utanmış. Onun saydam ve dokunaçlı olmasının, deniz ekosisteminde önemli bir yeri varmış. Bu durum diğer deniz canlılarının onu sevmediği anlamına gelmiyormuş. Arkadaşlarının durumuna çok üzülen denizanası onlar için bir şeyler yapmak istemiş ama elinden bir şey gelmemiş. Bir süre sonra tekrar kavuşmak için vedalaşmışlar. Balık ve yengeç başka yerlere gitmiş ve denizanası da denizin derinliklerinde özgürce dolaşmanın tadını çıkarmış. Masal da burada bitmiş.
Daha fazla Uzun Masal okumak isterseniz linke tıklayabilirsiniz.
“Denizanasının Masalı” üzerine bir yorum
Karıma okudum şimdi mışıl mışıl uyuyor🥰