Dondurmadan Kale Masalı

Eski zamanlarda padişahın biri vezirine, dondurmadan büyük bir kale yapılması, sonra da ülkedeki bütün çocukların bu kalede toplanıp onlara muhteşem bir ziyafet çekilmesi emrini vermiş. Vezir, “Pek hürmetli padişahım, eğer yaz günü böyle bir kale yapmaya kalkarsak güneş bu dondurmadan yaptığımız kaleyi hemencecik eritir. Kışın yaparsak da çocuklar dondurma yerlerse hasta olurlar” demiş. Padişah, “O vakit ilkbahar mevsiminde yapın kaleyi. Hem çok soğuk olmaz, hem de çocuklar dondurmayı diledikleri gibi yiyebilirler. Yeterince hızlı ve kıvamında yapılırsa, erimeden çocuklar bu dondurmadan kaleyi bitirebilirler. Bunu sen niye düşünemiyorsun? Her şeyi ben mi düşüneceğim? Bak şimdi düşünmekten ve konuşmaktan yoruldum sesin yüzünden” diye vezirine kızarak, ilkbahar gelene kadar uyumak ve dinlenmek üzere odasına çekilmiş.
Zaten hiçbir iş yapmayan, bütün işlerini vezirine, askerlerine ve sarayındaki hizmetçilerine yaptıran padişah o kadar kiloluymuş ki, geçen yaz artık sığamadığı için saraydaki bütün kapılar genişletilmiş.

O kadar tembelmiş ki padişah, yemeğini bile kendisi yemiyor, ona yemeğini görevi sadece padişaha yemek yedirmek olan bir hizmetçi yediriyormuş. Uyurken sağdan sola, soldan sağa kendi başına dönemediği için, saraydaki iki hizmetkara da bu görevi vermiş. Hizmetkarların bu işi onu uyandırmadan, sessizce ve yavaşça yapmaları gerekiyormuş. Bir keresinde yanlışlıkla kendisini uyandıran bir hizmetkarına, ömür boyu dondurma yememe cezası vermiş. Allah’tan uykusu da kendisi gibi çok ağırmış da kolay kolay uyanmıyormuş.

Neyse! Soğuk kış günlerinin ardından nihayet ilkbahar gelmiş. Tıpkı bir ayı gibi bütün bir kışı uyuyarak geçiren şişko padişah, uyanır uyanmaz dondurmadan kalenin hemen yapılmasını emretmiş. Ayrıca padişah hekimlere de o gün hiçbir çocuğun boğazının şişmemesi, karnının ağrımaması emrini vermiş. Hekimler, dondurmaların içine koydukları özel bir madde yardımı ile padişahın bu emrini yerine getirmeyi başarabilmişler. On bin işçi, hızlı bir şekilde çalışarak bir gecede bu kaleyi tamamlamışlar ve sonunda beklenen gün gelmiş. Ülkenin her yerinden getirilen çocuklar büyük bir mutlulukla, kapıları çilekli dondurmadan, sütunları vanilyalı dondurmadan, pencereleri limonlu dondurmadan, surları ise çikolatalı dondurmadan yapılan bu kaleyi yalaya yalaya gün batmadan önce bitirmişler. Zaman zaman güneşin vurduğu ve tam erimek üzere olan yerlere de askerler hızlıca daha çok çocuk götürerek, erimeden yemelerini sağlamışlar. Padişah, çocukların mutlu bir gün geçirmiş olmasına çok sevinmiş. Her sene bunu tekrarlamaya karar vermiş.

O gün hiçbir çocuğun boğazı da şişmemiş, karnı da ağrımamış. Bir tanesi hariç. Bu çocuğun boğazının şişmesinin nedeni ise, annesinin sözünü dinlemeyip dondurmanın ardından ılık su içmemesiymiş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir