Bir zamanlar, şehrin birinde yaşayan Ece adında bir kız yaşarmış. Ece 7 yaşında, 1. sınıf öğrencisiymiş. Küçük Ece sevgi dolu bir çocukmuş, ailesini, arkadaşlarını öğretmenlerini çok severmiş. Ayrıca Ece, hayvanları da çok severmiş. Her gün evlerinin kapısının önüne mama ve su koyarmış.
Ece’nin evinde Cikcik adında sevimli bir kuşu varmış. Kuşunun sarı ve pembe tüyleri, boncuk gibi gözleri, harika bir sesi varmış. Adı da Ema imiş. Ece ve Ema çok iyi anlaşırlarmış. Ece her gün kuşunun yemini verir, kafesini temizler ve onunla bolca zaman geçirirmiş. Bu ikili çok iyi iki arkadaşmış. Günlerden bir gün Ece, Ema’nın kafesini temizlemek istemiş, kafesin kapısını açmış, içinden kağıtları çıkarmış ve boşaltmaya gitmiş. Ama geri döndüğünde Ema’yı kafesin içinde bulamamış çünkü Ece yanlışlıkla kafesin kapısını açık bırakmış. Ema da dışarıda ki hayatı çok merak ettiği için özgürlüğe doğru uçup gitmiş. Ece, kuşunun gitmesine çok üzülmüş, ağlamış ama elinden başka bir şey gelmemiş. Annesi “Üzülmekte haklısın güzel kızım, ama Eva bir kuş ve onun yeri gökyüzü. Emin ol o şuan çok mutludur ve bir gün seni ziyarete gelecektir.” demiş. Ece’nin bir az olsun içi rahatlamış ve Ema’nın iyi olması için dua etmiş. Ertesi gün odasının camından dışarı bakarken, gökyüzünde özgürce uçan bir kuş sürüsü görmüş. Onların mutluluğu, özgürce kanat çırpışı Ece’nin yüreğini ısıtmış ve Ema’nın da onlar gibi mutlu olduğunu düşünmüş ve içi rahatlamış.
O günden sonra Ece her bir kuş gördüğünde aklına hep Ema gelmiş ama onun mutlu olduğunu da hiç unutmamış. Çünkü kuşların yerinin kafesler değil, gökyüzünün olması gerektiğini öğrenmiş. Bu hikayede burada bitmiş.
Daha fazla kısa hikaye okumak isterseniz Kısa Hikayeler kategorimizi inceleyebilirsiniz.