Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, denizin kıyında küçük bir evde oturan Eva isminde bir çocuk varmış. Eva 9 yaşındaymış, denizde yüzmeyi, deniz kabukları toplamayı, denizin derinliklerini incelemeyi çok severmiş. En büyük hayali de, denizin derinliklerine dalıp suyun altını keşfetmekmiş.
Günlerden bir gün Eva, annesi ve babasıyla sahilin kenarına inmiş ve deniz kabuğu toplamaya başlamış. İlk defa diğer bulduklarından farklı bir kabuk bulmuş. Bu kabuk büyük ve parlakmış. Eva, kabuğu eline alıp dikkatlice inlemeye başlamış. Kabuğun içinden ses geldiğini duyunca, kabuğu kulağına yaklaştırmış. Gerçekten de kabuğun içinden, derinlerden bir ses geliyormuş. “Gösterdiğim izleri takip edersen sana bir sır göstereceğim” diye bir cümle duymuş. Eva, çok heyecanlanmış, daha önce hiç böyle bir şey yaşamamış. Bu yaşadığı sanki bir masalmış. Kabuk, denizin kıyısına doğru yuvarlanmış. Eva, kabuğu takip etmiş ve denizin hemen kenarında durmuş. Birden, kabuktan çıkan ışık, denizin dibini aydınlatmış. Eva, suyun içine baktığında, renkli balıklarla dolu gizli bir geçit görmüş. Hemen kıyafetlerini çıkarıp mayosuyla suyun içine girmiş ve geçitten geçmiş. Geçidin sonunda bir su şehri varmış. Burada denizkızlarıyla, balıklarla, mercanlarla, yengeçlerle ve diğer deniz canlılarıyla tanışmış. Hepsi ona çok dostça davranmış ve ona su altı dünyasının sırlarını anlatmış. Eva, deniz kabuğunun bir anahtar olduğunu ve bu dünyayı keşfetmek için ona verildiğini öğrenmiş.
Bir süre daha denizin derinliklerini keşfeden Eva, sudan çıkmış ve gördüklerini hiçbir zaman unutmamış. Her fırsatta deniz kabuğunun yanına gidip, geçidi açmasını söylüyormuş. Böylece denizin derinliklerine istediği zaman ulaşıyormuş. Büyüdüğü zaman da çok iyi bir yüzücü olan Eva, bir çok yarışmayı kazanmış ve küçük çocuklara örnek olmuş. Bu masal da burada bitmiş.
Daha fazla kısa masal okumak isterseniz Kısa Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.