Bir zamanlar, ormanda bir tavşan yaşarmış. Adı Küçük Tavşan imiş. Küçük Tavşan, çok korkak ve ürkekti. Her şeyden korkar, hep saklanırmış. Diğer hayvanlar, onunla dalga geçer, korktuğu için onu yanlarında istemezlermiş.
Bir gün, Küçük Tavşan, ormanda yemek ararken, bir aslanla karşılaşmış. Aslan, ormanın kralıymış ve çok güçlü ve cesurmuş. Küçük Tavşan, aslanı görünce çok korkmuş ve kaçmaya başlamış. Aslan, onu görmüş ve “Dur, tavşan! Nereye gidiyorsun?” diye sormuş. Küçük Tavşan, aslanın kendisini yakalamak istediğini düşünmüş ve daha hızlı koşmuş. Ama aslan, ondan çok daha hızlıymış ve onu yakalamış. Küçük Tavşan, çok korkmuş ve yalvarmış. “Lütfen, aslan. Beni bırak. Ben sana zarar vermedim. Beni bırak, lütfen.” Aslan, Küçük Tavşan’ın korkusunu görünce, şaşırmış. “Ben sana zarar vermek istemiyorum, tavşan. Sana bir şey sormak istiyorum.” demiş. Küçük Tavşan, aslanın sözlerine inanmamış, ama yine de “Ne sormak istiyorsun, aslan?” diye sormuş. Aslan, “Sen neden bu kadar korkaksın, tavşan? Neden her şeyden korkuyorsun? Neden kendine güvenmiyorsun?” diye sormuş. Küçük Tavşan, “Ben korkak değilim, aslan. Ben sadece dikkatliyim. Ormanda çok tehlike var. Ben küçük ve zayıfım. Diğer hayvanlar bana zarar verebilir. Ben kendimi korumak için saklanıyorum.” demiş. Aslan, Küçük Tavşan’ın cevabını duyunca, gülmüş. “Sen kendini korumak için saklanmıyorsun, tavşan. Sen kendini hayattan saklıyorsun. Sen ormanın güzelliklerini görmüyorsun. Sen arkadaş edinmiyorsun. Sen eğlenmiyorsun. Sen sadece korkuyorsun.” demiş. Küçük Tavşan, aslanın sözlerine karşı “Sen ne bilirsin, aslan? Sen çok güçlü ve cesursun. Sen ormanın kralısın. Senin korkacak bir şeyin yok. Ama ben küçük ve zayıfım. Ben ormanın en altındayım. Benim korkacak çok şeyim var. Sen beni anlayamazsın.” demiş. Aslan, Küçük Tavşan’ın sözlerine üzülmüş. “Sen yanılıyorsun, tavşan. Ben de senin gibi küçük ve zayıftım. Ben de her şeyden korkardım. Ama sonra, kendimi değiştirmeye karar verdim. Kendime güvenmeyi öğrendim. Diğer hayvanlarla arkadaş oldum. Ormanın güzelliklerini keşfettim. Eğlenmeyi öğrendim. Ve böylece, güçlü ve cesur oldum. Sen de bunu yapabilirsin, tavşan. Sen de kendini değiştirebilirsin. Sen de güçlü ve cesur olabilirsin.” demiş. Küçük Tavşan, aslanın sözlerine şaşırmış. “Gerçekten mi, aslan? Sen de benim gibi miydin? Sen nasıl değiştin? Bana öğretir misin?” diye sormuş. Aslan, gülümsemiş. “Evet, tavşan. Sen de değişebilirsin. Sana öğretebilirim. Ama önce, bana bir söz vermen gerekiyor. Sen, artık korkmayacağına, kendine güveneceğine, arkadaş edineceğine, ormanı keşfedeceğine ve eğleneceğine söz ver.” demiş.
Küçük Tavşan, aslanın sözlerine inanmış ve cesaretlenmiş. “Tamam, aslan. Sana söz veriyorum. Ben, artık korkmayacağım, kendime güveneceğim, arkadaş edineceğim, ormanı keşfedeceğim ve eğleneceğim.” demiş. Aslan, “Peki, o zaman gel, tavşan. Seninle birlikte ormanı gezelim. Seninle birlikte diğer hayvanlarla tanışalım. Seninle birlikte oyunlar oynayalım. Seninle birlikte gülelim.” demiş. Ve böylece, Küçük Tavşan ve Büyük Aslan, ormanda birlikte gezmişler, tanışmışlar, oynamışlar, gülmüşler. Küçük Tavşan, aslanın dediklerini yapmış ve kendini değiştirmiş. Artık korkak ve ürkek değil, güçlü ve cesurmuş. Diğer hayvanlar, ona saygı duymuş ve onunla arkadaş olmuş. Küçük Tavşan, hayatın ne kadar güzel olduğunu anlamış ve çok mutlu olmuş.
Daha fazla uzun masal okumak isterseniz Uzun Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.