Ülkenin birinde yaşan sevgi dolu bir aile varmış. Bu ailenin Lila isminde bir kızı Pars adında da bir köpeği varmış. Annesi her sabah Lila ve Pars’ı alır yürüyüşe çıkarmış. Parka giderler, alışveriş yaparlar ve çiçekleri koklayıp evlerine geri dönerlermiş.
Bir sabah Lila, annesi ve Pars her sabah yaptıkları gibi hazırlanıp yürüyüşe çıkmışlar. İlk iş bir pastahaneye uğrayıp yiyecek birşeyler almak olmuş. Alışverişlerini yaptıktan sonra deniz kenarına gidip kahvaltılarını yapmışlar. Ardından tekrar yürümeye başlayıp parka doğru yol almışlar. Parka gittiklerinde parkı ilk defa bu kadar kalabalık görmüşler. Lila parka girer girer girmez önce salıncağa koşmuş. Doyasıya sallanmış, ordan inip kaydırağa koşmuş Lila oyun oynarken Pars ve anne de bir köşede Lila’yı izliyorlarmış.
Lila kaydıraktan kayarken arkasından bir çocuğun yanlışlıkla ittirmesi ile çok yüksekten aşağı yuvarlanmış. Annesi Lilay’ı yerde görünce birden fırlamış. O sırada Pars bir köşe de köpek arkadaşları ile koklaşıyormuş. Lila’nın yanına giden annesi Lila’yı kucakladığı gibi hastaneye götürmüş. Hastaneye gittiklerinde muayene olan Lila’nın iyi olduğunu öğrenmişler. O sırada Lila annesine dönüp “Annecim Pars nerede?” diye sormuş. “Senin düştüğünü gördüğümde Pars arkadaşları ile koklaşıyordu o anda çok korktum ve Pars’ı parka unuttum” demiş anne. Lila’nın elinden tuttuğu gibi parka dönen anne Pars’ın orada olmadığını fark etmiş. Her yer de Pars’ı aramışlar fakat Pars hiçbir yerde yokmuş. Hava kararınca mecburen eve dönmüşler.
Lila ile annesi olan biteni babaya anlatmış ve hep beraber tekrardan Pars’ı aramaya çıkmışlar. Fakat bu arama sonucu da sevimli köpeklerini bulamamışlar. “Pars mutlaka eve dönerdi, kesin başına bir iş geldi” demiş Lila. Ertesi gün her yere Pars’ın fotoğrafını yapıştırmışlar. Ama günler geçse de Pars’ı bulamamışlar. Aradan bir kaç ay geçmiş Lila ve ailesi çok üzgünlermiş fakat Lila’nın arkadaşının doğum günü için ormana gitmeleri gerekiyormuş. Hazırlanmışlar ve doğum gününe doğru yol almışlar. Ormana gittiklerinde bütün çocuklar neşe ile dans ediyor, eğleniyorlarmış. Ama Lila hiç mutlu değilmiş çünkü Pars’ı çok özlüyormuş.
Herkes eğlencesine devam ederken Lila biraz dolaşmak istemiş. Ailesinin yanından çok uzaklaşmadan dolaşmaya başlamış. Biraz uzakta bir çok köpeğin olduğunu fark etmiş. “Keşke onlardan biri Pars olsa” diye içinden geçirmiş. Dolaşmaya devam ederken Lila, Pars ile en sevdikleri şarkıyı mırıldanmaya başlamış. Şarkıyı söylerken sanki cevap olarak bir havlama sesi duymuş. Bu sesi Pars’ın sesine benzetmiş. “Herhalde yanlış duydum” demiş. Şarkıyı biraz daha sesli söylemeye başlamış ve tekrardan aynı havlamayı duymuş. “Pars’ı çok özledim her havlamayı onun sesi zannediyorum” demiş. Denemek için Lila sesli bir şekilde “Pars….” diye seslenmiş. Bu seslenişin ardından bir havlama sesi duymuş ve o yöne doğru yürümeye başlamış. “Pars, Pars, Pars…” diye seslenmeye devam etmiş ve hep aynı havlama karşılığını almış. Biraz daha ses doğru yaklaştığında “Pars gel oğlum” demiş ve o anda Pars’ı ağaçların arasından çıkarken görmüş. Lila gözlerine inanamıyormuş o havlama sesleri gerçekten Pars’mış ve sonunda ona kavuşmuş. Pars koşarak Lila’nın üstüne atlamış ve doyasıya sarılmışlar. Pars sevgisini yalayarak göstermiş Lila ise mutluluktan ağlamaya başlamış.
Pars, Lila ve annesini bir anda kaybedince önce onları aramak için yola koyulmuş ve çok uzaklaştığını farketmiş fakat bir daha da geri dönememiş. Ama bu büyük sevgi karşısında tekrar kavuşmuşlar ve bir daha hiç ayrılmamışlar.
En güzel masal ve hikayeler için sitemizi takip etmeyi unutmayın.