Bir zamanlar şehrin birinde yaşayan küçük bir kız çocuğu varmış. Adı Melda imiş. Melda, çok akıllı, çok çalışkan, güler yüzlü, mutlu bir kız imiş. Ama bir kusuru varmış: Oyun oynarken hep mızıkçılık yaparmış. Arkadaşlarıyla top oynarken, topu eline alınca bırakmazmış. Saklambaç oynarken, saklandığı yeri söylemezmiş. Yakan top oynarken, yakalanınca itiraz edermiş. Böylece arkadaşlarıyla hep kavga eder, oyunu bozar, herkesi kızdırırmış.
Günlerden bir gün Melda okul çıkışı annesiyle birlikte parka gitmiş. Parkta oyun oynayan Melda yeni bir arkadaşla tanışmış. Bu arkadaşın adı Emre imiş. Emre, parktaki masanın üzerinde resim yapıyormuş. Melda yanına yaklaşıp “Merhaba, benim adım Melda, arkadaş olalım mı?” diye sormuş. Emre “Merhaba benim adım da Emre, tabi arkadaş olabiliriz. Resim yapıyorum gel sende benimle yap” demiş ve Melda yeni arkadaşının yanına oturup, çantasından çıkardığı resim kağıdına çizmeye başlamış. Resimleri bittiğinde birbirlerine göstermişler, Melda’nın resmi çok güzelmiş, Emre’nin ki ise daha basitmiş. Melda “Benim resmim seninkinden güzel oldu” demiş. Emre “Olsun, önemli olan çizmekti” demiş. Ama Melda bu cevapla yetinmemiş ve Emre’nin resmi ile dalga geçmeye devam etmiş. Bunun üzerine sinirlenen Emre, Melda’nın resmini alıp yırtmış.
Melda ağlamaya başlamış. Emre “Bak şimdi senin bir resmin yok o yüzden en güzeli benim ki” demiş ve Melda’nın yanından kalkıp annesinin yanına gitmiş. Melda bu olaya çok üzülmüş. İlk defa o değil başkası mızıkçılık yapmış ve Melda bugüne kadar yapmış olduğu davranışın ne kadar kötü olduğunu anlamış. O günden sonra hiç bir oyunca mızıkçılık yapmamış. Bu hikayede burada bitmiş.
Daha fazla hikaye okumak isterseniz Hikayeler kategorimizi inceleyebilirsiniz.