Ormanın Küçük Bekçisi Pato’nun Masalı

Meraklı rakun Pato, ormanın en genç üyelerinden biridir. Sadece oyun oynamayı seven Pato, bir gün ormanın güvenliğini sağlama görevi alınca sorumluluğun ne kadar önemli olduğunu öğrenir.


Bir varmış bir yokmuş… Evvel zaman içinde kalbur saman içinde uzaklarda bir yerlerde dev ağaçlarla çevrili, kuş sesleriyle dolu Lindora Ormanı varmış. Bu ormanda her hayvanın bir görevi varmış: baykuşlar nöbet tutar, kunduzlar baraj onarır, sincaplar yiyecek toplar, kelebekler çiçeklerin tozunu taşırmış. Ama bir tanesi, rakkun Pato, hiçbir görevi ciddiye almazmış. Pato’nun en sevdiği şey, göletteki yansımasına bakıp suyla oynamakmış. Günlerce eğlenir, ama hiç kimseye yardım etmezmiş.

Bir sabah, ormanın bilge lideri Bay Kartal, tüm hayvanları büyük meşe ağacının altına toplamış. “Bu hafta orman bekçisi seçmemiz gerekiyor,” demiş gür sesiyle. “Yağmur mevsimi yaklaşıyor, kökleri korumamız lazım.” Tüm hayvanlar heyecanla bakınmış. Kunduz Boti “Ben çok güçlüyüm!” demiş. Sincap Zuzu “Ben de hızlıyım!” demiş. Pato ise elini kaldırıp gülümsemiş, “Ormanı korumak kolay iş! Bunu ben yaparım” demiş. Bay Kartal kaşlarını kaldırmış ama gülümsemiş: “Peki Pato, bu senin için bir sınav olsun. Üç gün boyunca ormanın girişinde nöbet tutacaksın. Eğer görevi tamamlayabilirsen, gerçekten bir bekçi olduğuna inanacağız.” Pato sevinçle sıçramış. “Üç gün mü? Çocuk oyuncağı!” İlk gün sabah erkenden, Pato ormanın girişine gitmiş. Bir kütüğün üzerine oturmuş, etrafı izlemeye başlamış. Ama kısa bir süre sonra sıkılmış. “Burada hiç eğlence yok,” demiş. Sonra gölette yüzen kurbağalara katılmış, saatlerce suyla oynamış. O sırada, rüzgarla gelen bir dal parçası girişteki patikayı tıkamış. Kunduz Boti geçememiş ve bağırmış: “Pato! Görevindesin, yolu açsana!” Ama Pato duymamış bile. İkinci gün, Pato yine orman girişindeymiş ama bu kez yanına bir sepet dolusu böğürtlen getirmiş. “Görev yaparken atıştırmak güzel olur,” demiş. Ancak öyle çok yemiş ki, karnı şişmiş, gözleri kapanmış ve uyuyakalmış. Tam o sırada, rüzgarla birlikte bir fırtına başlamış. Küçük dallar kırılmış, yapraklar uçuşmuş. Fırtınadan kaçan kelebekler ormana sığınmak istemiş ama giriş kapanmış. Baykuş Nilo, gökyüzünden durumu görmüş ve hızla Bay Kartal’a haber vermiş. Üçüncü gün sabahı, Bay Kartal Pato’nun yanına gelmiş. Pato hala uyukluyormuş. “Pato!” diye gürlemiş Bay Kartal. Pato irkilmiş, gözlerini ovuşturmuş. “Ah… Günaydın Bay Kartal, tam da kontrol ediyordum!” Bay Kartal kanatlarını iki yana açmış: “Pato, sorumluluk sadece başlamak değil, sürdürmektir. Görevi almak kolay, tamamlamak zordur.” Pato utançtan yüzünü saklamış. “Ben… sadece biraz eğlenmek istemiştim,” demiş kısık bir sesle. O anda ormandaki tüm hayvanlar toplanmış. Sincap Zuzu, “Ben seni uyandırmaya çalıştım, ama hiç duymadın!” demiş. Kunduz Boti, “Yolu tıkalı görünce elimden geleni yaptım, ama tek başına yetişemedim,” diye eklemiş. Hepsi yorgun ama birbirine bağlıymış. Pato bir an durmuş ve anlamış: “Sorumluluk, sadece kendi rahatını değil, başkalarının güvenini de korumaktır.”

Ormanın Küçük Bekçisi Pato’nun Masalı

O günden sonra Pato değişmiş. Artık her sabah erken kalkmış, ormanın girişini temizlemiş, yolları düzeltmiş. Bir gün Bay Kartal tekrar orman toplantısı yapmış. “Bu hafta orman bekçisi kim olacak?” diye sormuş. Tüm hayvanlar bir ağızdan bağırmış: “Pato!” Bay Kartal gülümsemiş: “Demek ki güven, hatadan sonra kazanılan bir erdemdir. Pato, artık sen gerçek bir orman bekçisisin.” O günden sonra, Lindora Ormanı’nda rüzgar estikçe herkes bir cümleyi hatırlarmış: “Sorumluluk, güvenin en sessiz sesi, doğanın en güçlü yasasıdır.” Pato ise her sabah yeni bir gün doğarken gökyüzüne bakar, içinden şöyle dermiş: “Artık sadece oyun oynamıyorum, ormanıma göz kulak oluyorum.” Ve gerçekten de, Lindora Ormanı o günden sonra hiç bu kadar huzurlu olmamış. Masal da burada bitmiş.

Daha fazla uzun masal okumak isterseniz Uzun Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir