Bir zamanlar, bir çiftlikte sevgi dolu bir horoz yaşarmış. Her sabah erkenden çiftlikteki hayvanların hepsini uyandırıp güneşin doğuşuyla birlikte ötüşmeye başlarmış. Hayvanların çoğu horozun bu ötüşünden rahatsız olur, bazıları ise horozun sesini severlermiş. Ancak horoz, hiç kimseden ötüşünü kesmemiş ve her sabah ilk işi ötmek olmuş.
Bir gün, çiftlikteki hayvanlar arasında bir yarışma düzenlenmiş. Yarışmada her hayvanın bir yeteneği ölçülecekmiş ve en iyi sonucu alan hayvan ödül kazanacaktı. Sevgi dolu horoz, yarışmada ötmekten başka bir yeteneği olmadığını düşünerek üzülmeye başlamış. Yarışma günü gelince, horoz diğer hayvanların performanslarını izlemiş. İnekler süt vererek, atlar koşarak, tavuklar yumurta yumurtlayarak, köpekler kovalayarak en iyi performansları sergilemişler.
Horoz ise ötmekten başka bir yeteneği olmadığını düşünerek umutsuzca yarışmayı izlemeye devam etmiş. Sonunda sıra horoza gelmiş. Horoz, gözleri dolu dolu, tüm kalbiyle ötmüş. Diğer hayvanlar horozun ötüşüne kulak vermiş ve kalpleri sevgiyle dolduğunu hissetmişler. Horozun ötüşü, diğer hayvanların kalplerini açmış ve tüm hayvanlar sevgi dolu bir ortamda birleşmişler. Horoz, diğer hayvanların sevgisi ve takdiriyle büyük ödülü kazanmış.
Bu olay, horozun ötüşünden rahatsız olan hayvanların bile horozu sevmesini sağlamış. Horozun sevgi dolu ötüşü, diğer hayvanların kalplerini açmış ve birbirlerine daha çok bağlanmalarını sağlamış. Horoz, bir yetenek olarak ötmekten öte, sevginin gücünü keşfetmişti. Tüm hayvanlar, sevginin gücünün ne kadar büyük olduğunu anlamışlar ve artık horozun ötüşüne daha fazla saygı göstermeye başlamışlardı.
Burada da masal bitmiş.