Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, güneşli bir çayırda, çiçekler dolu bir bahçede yaşayan tavuk, tilki ve kaplumbağa varmış. Bu üç arkadaş çok iyi anlaşırlar ve her zaman birlikte vakit geçirirlermiş.
Günlerden bir gün, tavuk, tilki ve kaplumbağa dolaşmaya çıkmışlar. Tüm çayır boyunca dolaşan arkadaşlar, sık ağaçların olduğu bir yere gelmişler. Ağaçların gölgesinde oturup dinlenmeye başlamışlar. O sırada Kaplumbağanın gözüne bir sepet takılmış. “Arkadaşlar şurada bir sepet görüyorum sanki gidip bir bakalım mı?” diye sormuş. Tavuk ve tilki heyecanla “Gidelim” deyince hızla sepetin yanına gitmişler. Sepetin içine bakınca bir sürü meyve olduğunu görmüşler ve hepsinin açlıktan ağzı sulanmış. Tavuk, “Ben en hızlı olanım, bu yüzden meyveler bana ait. Çünkü ben herkesten önce geldim,” demiş. Tilki, “Hayır, meyveler bana ait. Çünkü ben en akıllıyım.” demiş. Kaplumbağa ise, “Hayır, meyveler bana ait. Çünkü ben en sabırlıyım. Bu tepeye tırmanmak için çok çaba sarf ettim, hem sepeti ilk gören benim” demiş. Tavuk, tilki ve kaplumbağa, meyveler için tartışmaya başlamışlar. Meyve sepetini çekiştirmeye başlayınca sepet kırılmış ve meyveler dağılmış. O an hepsi hata yaptığının farkına varmış ve çok pişman olmuşlar. Hepsi birer meyve alıp yemiş ama yediği meyvelerden hiçbiri keyif almamış. Çünkü meyveler, arkadaşlıklarından daha önemli değilmiş.

Tilki, tavuk ve kaplumbağa meyveler yüzünden birbirlerine kırıldıkları için çok üzülmüşler. Bir daha böyle bir hata yapmamaya söz vermişler. Ve meyve kırıntılarını, bahçedeki diğer hayvanlarla paylaşmışlar. Böylece, tavuk, tilki ve kaplumbağa, arkadaşlıklarını yeniden kazanmışlar ve yeni arkadaşlar edinmişler. Masal da burada bitmiş.
Daha fazla kısa masal okumak isterseniz Kısa Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.