Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman zaman içinde kalbur saman içinde uzak diyarların birinde, yemyeşil çimler, rengarenk çiçeklerle kaplı bir gölün kenarında yaşayan bir çekirge ailesi varmış. Bu ailenin bir de yavrusu varmış. Yavru çekirgenin adı Çiko imiş.
Çiko, gölün etrafında dolaşmayı, çimlerde yuvarlanmayı ve çiçekleri koklamayı çok severmiş. Çiko, asla gölün yanından ayrılmaz, çimlerin arasına karışmazmış. Bu durum anne ve baba çekirge içinde çok zormuş çünkü Çiko yalnız başına okula gitmek istemez sürekli ağlarmış. Anne ve baba çekirge, yavrusunu evde bırakıp yemek bulmaya gidermiş fakat akılları hep Çiko da kalırmış. Çiko “Keşke bende sizin gibi çimlerde gezebilsem, özgürce dolaşabilsem ama sizden ayrılınca içimi bir korku sarıyor ve bir yere kıpırdayamıyorum” demiş. Anne çekirge “Şuan hazır olmadığının farkındayız Çiko ama bir gün kendini hazır hissedeceksin ve yalnız başına dışarı çıkıp özgürce dolaşacak, arkadaşlarınla oyun oynayacaksın” demiş. Bu konuşma Çiko’nun kalbini ısıtmış ve odasına çekilip kitap okumaya başlamış. Anne ve baba çekirge hemen yemek bulmak için dışarı çıkmışlar. Bir süre sonra Çiko’nun evinin kapısı çalmış ve karşısında arkadaşlarını görmüş. Arkadaşları Çiko’yu oyun oynamak için dışarı davet etmiş. Çiko, onları izlerken cesaret toplamış ve ilk kez annesiyle babası olmadan arkadaşlarıyla oynamaya çıkmış. Hep birlikte yürürken, çekirgelerden biri “Gelin, çimlerin içine gidelim!” diye bağırmış. Herkes neşe içinde kabul etmiş ama Çiko biraz çekinmiş. Arkadaşları ona “Cesur ol, Çiko! Çimler çok güzel, sen de bizimle keşfetmelisin! Bizler bunu yapabiliyorsak sende yaparsın. Kendine güven” diyerek cesaret vermişler. Çiko, arkadaşının söylediklerinden sonra haklı olduğunu kabul etmiş. Arkadaşları da onun yaşındaymış ve hepsi tek başına okula gidebiliyor, çimlerde oynayabiliyormuş. Çiko “Tamam, bende geliyorum” demiş. Diğer çekirgeler çok sevinmiş ve hep birlikte çimlerde yuvarlanmaya başlamışlar. Çiko, yavaş yavaş çimlerin üzerinde yürümüş ve tüm cesaretini toplayıp kendini çimlere atmış.
O an Çiko’nun kalbi mutlulukla çarpmış; o büyüleyici çimlerde adım atabilmek en büyük hayaliymiş. Yolun üzerinde Çiko, anne ve babası ile karşılaşmış. Anne ve baba çekirge, yavrusunu görünce çok duygulanmışlar ve “Çiko, seninle gurur duyuyoruz, cesaretin bizi çok mutlu etti” demişler. O günden sonra Çiko, çayırın her köşesini arkadaşlarıyla birlikte dolaşmış ve göl kıyısında mutlu mesut yaşamış. Masal da burada bitmiş.
Daha fazla uzun masal okumak isterseniz Uzun Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.