Bir zamanlar 7 yaşında Miraç adında sevimli bir çocuk varmış. Miraç, çok uysal, kendi halinde bir çocukmuş. Onun iyi huylarını herkes çok severmiş. Annesini ve babasını üzen tek bir huyu varmış, o da “yemek seçmesiymiş”.
Miraç sadece makarna, patates kızartması ve çikolata yemeyi severmiş. Annesi ne zaman sebze çorbası, ıspanak ya da balık pişirse, hemen yüzünü ekşitir ve “Ben bunu yemem!” dermiş. Havalar artık soğumaya başlamış. Okulda çocuklar tek tek hastalanmaya başlamış. Bu çocuklardan ilk hastalanan Miraç mış. Miraç sağlıklı beslenmediği için hemen hasta olur, zor iyileşirmiş. Günlerden bir gün Miraç hastalanmış. Uyandığında kendisini çok halsiz hissediyormuş. Okula gitmek için ayağa kalktığında başı dönmüş ve yatağına geri oturmuş. Annesi hemen onu doktora götürmüş. Doktor hemen Miraç’ı muayene etmiş, kan ve idrar tahlili yapmış. Tahlil sonuçları bittiğinde Miraç’ın vücudunda vitaminlerin ve minerallerin azaldığını görmüşler. Doktor “Miraç, vücudunun ihtiyacı olan vitaminleri ve mineralleri alamıyorsun. Bu yüzden bu kadar halsizsin ve sık sık hastalanıyorsun. Sağlıklı yemeklerin tadına bakmalısın,” demiş. Miraç önce bu duruma çok üzülmüş. “Sebze mi yiyeceğim? Ama ben onları sevmem ki!” diye söylenmiş. Doktor, ona şöyle bir öneride bulunmuş:
“Miraç, yemekleri sevmeyebilirsin, ama tadına bakmadan sevip sevmediğini bilemezsin. Belki de bazıları çok hoşuna gidecek!” demiş. Eve döndükten sonra annesi, Miraç için eğlenceli bir oyun hazırlamış. Ona “Yemek Tadım Günü” yapmayı önermiş. “Her gün bir yemeğin sadece tadına bak, hepsini yemen gerekmiyor,” demiş. Küçük çocuk bu fikre pek sıcak bakmasa da denemeye karar vermiş. İlk gün annesi sebze çorbası yapmış. Miraç, kaşığıyla küçük bir yudum almış. Önce yüzünü buruşturmuş ama sonra bir şey fark etmiş: Çorba o kadar da kötü değilmiş! Hatta biraz hoşuna gitmiş. Ertesi gün, annesi ona ızgara balık yapmış. Miraç yine çekinerek bir lokma almış. “Hmm, aslında tadı güzelmiş,” diye düşünmüş. Balığın yanında brokoli de varmış. Onun tadına da bakmış ve şaşırmış: “Anne, brokoli ağaç gibi görünüyor ama tadı sandığımdan çok daha güzel!” demiş. Günler geçtikçe Miraç, sağlıklı yemeklerin tadına bakmaya alışmış. Eskiden sadece makarna ve çikolata yemek isterken, artık her gün farklı yemekler denemek istiyormuş. Sebzeler, meyveler, etler ve süt ürünleri ile dolu bir beslenme düzeni oluşturmuş.
Bir süre sonra, Miraç kendini çok daha enerjik hissetmiş. Okulda oyun oynarken yorulmuyormuş. Üstelik hasta da olmuyormuş. Doktora tekrar gittiğinde doktor, “Bravo Miraç! Artık vücudun ihtiyaç duyduğu her şeyi alıyor. Seninle gurur duyuyorum,” demiş. Miraç o günden sonra hiçbir yemeğe “Ben bunu yemem!” dememiş. Her yemeğin tadına bakmış ve bu sayede hem sağlıklı kalmış hem de yemeklerin keyfini çıkarmış. Bu hikayede burada bitmiş.
Daha fazla hikaye okumak isterseniz Hikayeler kategorimizi inceleyebilirsiniz.