Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde masmavi okyanusun derinliklerinde, deniz canlılarının bir arada yaşadığı Altın Ada varmış. Bu adanın kumları sapsarı, altın gibi parlıyormuş. Altın Ada da yaşayan Pırıl adında bir denizyıldızı varmış. Deniz yıldızı aynı Altın Ada gibi ışıl ışıl parlıyormuş. Herkes onun bu ışıltısından çekiniyormuş bu yüzden yanına kimse yaklaşmıyormuş.
Pırıl, Altın Adasında kendisine küçük bir alan oluşturmuş. Her gün tek başına dolaşır, yemek yermiş. Kendi kendine, “Beni kimse anlamaz, en iyisi yalnız kalmak,” dermiş. Günlerden bir gün, deniz kabuğu arayan bir kaplumbağa, Pırıl’ın yuvasının yanına gelmiş. Kaplumbağa, neşeli ve sabırlı biriymiş. “Merhaba! Burada çok güzel bir kumsal buldum. Seninle konuşabilir miyim?” diye sormuş. Pırıl önce cevap vermemiş. Ama kaplumbağa her gün gelip ona selam vermeye devam etmiş. Sonunda, Pırıl cesaretini toplamış ve kaplumbağaya selam vermiş. Konuşmaya başladıktan sonra, kaplumbağa ona yeni yerler gösterip arkadaşlarıyla tanıştırmış. Pırıl, Altın Ada’nın sadece kendisi için değil, başkaları için de ne kadar güzel olduğunu fark etmiş. Pırıl ile konuşan kaplumbağa diğer canlılara da Pırıl dan bahsetmiş ve onun çok temiz kalpli olduğunu anlatmış. Bunu duyan deniz canlıları Pırıl’ı tanımaya karar vermiş.

O günden sonra Pırıl, yalnız yaşayan bir deniz yıldızı değil, mavi suların en sevilen canlılarından biri olmuş. Herkes onunla sohbet eder, selamlaşır olmuş. O günden sonra Pırıl hiç yalnız kalmamış, onun altın rengine herkes alışmış. Masal da burada bitmiş.
Daha fazla Kısa Masal okumak isterseniz linke tıklayabilirsiniz.