Bir varmış bir yokmuş…Evvel zaman içinde kalbur saman içinde şehrin en büyük alışveriş merkezinin en üst katında, rengârenk balıkların yüzdüğü devasa bir akvaryum varmış. Çocuklar bu akvaryuma bayılır, büyülenmiş gibi saatlerce balıkları izler, renkli mercanların, yosunların arasında hayaller kurarmış.
Akvaryumun bir köşesinde, pembe ve beyaz spiral desenleriyle süslü zarif bir deniz kabuğu dururmuş. Dalgıçlar tarafından okyanustan getirilmiş bu kabuk, yıllardır orada, suyun altında hareketsiz bir şekilde bekliyormuş. Akvaryumun sakinleri; küçük balıklar, deniz kestaneleri ve deniz yıldızları kabuğu severmiş çünkü ona evleri gibi bakarlarmış. Ama kabuk, ne kadar güzel görünürse görünsün, akvaryumun sınırlarından çok sıkılmış, gerçek denizin özgürlüğünü hayal edermiş. “Ah, bir gün okyanusa açılabilsem,” dermiş içinden. “Rüzgârla dans edip, dalgaların ritmiyle salınıp özgürce yüzsem…” Her gün çocukların akvaryuma bakışlarını izler, onları dışarıdaki büyük denizle kıyaslarmış. Deniz kabuğu biraz da kıskanırmış doğayı. Ve beklenmedik bir gün, akvaryumda çalışan bir görevli, kabuğu temizlemek için almış ama yanlışlıkla onu çöp kutusuna atmış. Kabuk, karanlık ve soğuk kutunun içindeyken, içi titremiş. Ama oradan kurtulmuş, rüzgârla ve suyla dans etmiş ve birkaç gün sonra yakındaki sahilde bir çocuk tarafından bulunmuş. Çocuk kabuğu eline almış ve heyecanla denize doğru koşmuş. Kabuk suya bırakılmış, serbest kalmış! İlk anda kabuk o kadar mutluymuş ki! Gerçek dalgalar onu kucaklıyor, yosunlar etrafında kıvrılıyor, deniz yıldızlarıyla yeni arkadaşlıklar kuruyormuş. Özgürlük tam da hayal ettiği gibiymiş. Ama deniz dünyası da kendi kurallarıyla doluydu. Dalgalar kimi zaman öyle güçlüymüş ki kabuk kayalara çarpıyor, kimi zaman derin kumların içine gömülüyormuş. Gece olunca deniz soğuyor, kabuk titriyor, sabahları güneş yakıcı sıcaklıkla kavuruyormuş. “Belki akvaryumun ılık, sabit suları daha iyiydi,” demiş. Günler geçtikçe kabuk yorgun düşmüş. Yıpranmış, solgunlaşmış ama içinde yeni bir güç ve bilgelik oluşmuş. Artık özgürlüğün sadece serbest kalmak değil, sorumluluk ve zorluklarla baş etmek olduğunu anlamış.

Bir gün, kabuğu hatırlayan eski bir akvaryum görevlisi onu sahilde bulmuş. Kabuk, görevliyi görünce sevinmiş ama bir yandan da biraz korkmuş. Görevli nazikçe kabuğu almış ve onu akvaryuma geri götürmüş. Akvaryuma geri dönmek, kabuk için yeni bir başlangıç olmuş. Artık eskisi gibi yalnızca dekor değil, çocukların dikkatini çekip onları doğa hakkında düşündüren özel bir parça olmuş. Her dalga sesi kabuk için bir hikâye anlatmaya başlamış. Balıklarla oynuyor, deniz yıldızlarıyla sohbet ediyor, yosunların arasında saklanıyormuş. Ve artık özgürlüğün sadece büyük dalgalar değil, huzur ve aidiyetle ilgili olduğunu biliyormuş.
Daha fazla uzun masal okumak isterseniz Uzun Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.