Denizin derinliklerinde yaşayan meraklı denizkızı Luna, insanların dünyasını görmek ister. Ama karada yaşamak hayal ettiği gibi değildir.
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, uzak diyarlarda okyanusların altında, mercan kayalıklarının arasında Luna adında genç bir denizkızı yaşarmış. Luna’nın en büyük merakı insanların dünyasıymış. Sahile vuran şişelere, düşen kitaplara ve renkli balonlara hayran kalırmış.
Günlerden bir gün, sahile çok yakın bir fırtına çıkmış. Fırtınanın ardından karaya çıkan eşyalar arasında eski bir dergi okyanusun derinliklerine gömülmüş. Derginin içinde karayı anlatan parklar, dondurmalar, konserler varmış. Luna okyanusun derinliklerinde yüzerken bu dergiyi bulmuş. Hemen eline alıp incelemeye başlamış. Gördükleri karşısında çok etkilenmiş. Rengarenk giyinmiş kızlar, okula giden çocuklar, oyun oynayan bebekler ve daha niceleri… Luna en sonunda bir karar vermiş “Ben de karada yaşamak istiyorum!” demiş. Bunu duyan balık dostları bu düşüncesinin doğru olmadığını anlatmışlar ve onu uyarmışlar. “Orası sana göre değil Luna, orada su yok, nefes almak zor…” demişler. Fakat Luna arkadaşlarını dinlememiş. Bir gece, gecenin karanlığı çöktüğünde, herkes evlerine girdiğinde sessizce yüzeye çıkmış ve sahile ulaşmış. Ayakları olmadığı için yürüyememiş. İnsanlar onu görünce şaşırmış, fotoğrafını çekmiş. Kimisi yaklaşmış, kimisi kaçmış.

Yemek yokmuş, su yokmuş, dost yokmuş. Güneş yakmaya, bedeninin suyu kurumaya başlamış. Luna yaşadıklarına daha fazla dayanamamış ve ağlamaya başlamış. O sırada yaşlı bir martı yanına gelip, “Deniz senin evin,” demiş ve onu sırtına alarak tekrar denize taşımış. Luna bir daha asla merakla yerini terk etmemiş. Gerçek mutluluğun yaşadığı yerde olduğunu öğrenmiş. Masal da burada bitmiş.
Daha fazla kısa masal okumak isterseniz Kısa Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.