Topladığı havuçları hep paylaşan sevimli tavşan Pufi, gerçek mutluluğun paylaşmakla çoğaldığını keşfeder.
Bir varmış, bir yokmuş…Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, kıvrım kıvrım yollarla dolu, çiçek kokulu yemyeşil bir ormanda Pufi adında minik bir tavşan yaşarmış. Pufi’nin en sevdiği şey toprağa minik delikler açıp havuç yetiştirmekmiş. Her sabah gün doğarken uyanır, tarlasında çalışır, havuçlarının büyüyüp turuncu turuncu başlarını toprağın altından çıkarmalarını sabırla beklermiş. Pufi’nin bahçesi ormanın en bereketli bahçesiymiş. Güneşi, suyu ve sevgiyi eksik etmediği için havuçları kocaman, tatlı ve çıtır çıtır olurmuş. Ama Pufi’nin onları özel yapan asıl şey başka bir şeymiş: Paylaşmayı çok seviyormuş.
Günlerden bir gün sabah erkenden kalkıp bahçesine gitmiş. “Bugün hasat günü!” demiş sevinçle. Toprağı hafifçe eşelemiş, bir havuç çekmiş… Sonra bir tane daha… Derken bütün sepeti dolmuş! “Vay canına! Bu sene gerçekten çok havuç var!” diye sevinmiş. Tam eve dönüyormuş ki yolda küçük bir sincapla karşılaşmış. Sincap Zuzu, karnını tutarak mırıldanmış: “Ah Pufi… bu yıl fındıklar az oldu. Karnım aç…” Pufi gülümsemiş, sepetinden iki havuç çıkarıp Zuzu’ya uzatmış: “Al, Zuzu! Belki fındığın az ama bu havuçlar seni tok tutar.” Zuzu’nun gözleri parlamış. “Teşekkür ederim Pufi! Sen gerçekten çok iyisin.” Biraz sonra yürümeye devam ederken minik kirpi Lilo ile karşılaşmış. Lilo’nun annesi hasta olduğu için yiyecek toplamaya fırsatı olmamış. “Merhaba Pufi…” demiş Lilo çekinerek. “Bizim evde yiyecek bitti.” Pufi hiç düşünmeden birkaç havucu daha sepetinden çıkarıp Lilo’ya vermiş: “Annenle birlikte bunları pişirin. Havucun içi çok besleyicidir!” Lilo sevinçle zıplamış. “Teşekkür ederim Pufi! Annem çok mutlu olacak!” Günün sonunda Pufi’nin sepetinde neredeyse hiç havuç kalmamış. Eve dönerken bir an için “Acaba çok mu verdim?” diye düşünmüş. Sonra yol boyunca gördüğü mutlu yüzleri hatırlamış ve gülümsemiş. “Hayır,” demiş kendi kendine. “Paylaşınca eksilmez ki… tam tersi çoğalır!” Ertesi sabah bahçeye gittiğinde onu büyük bir sürpriz bekliyormuş. Zuzu, Lilo ve diğer hayvanlar bahçesinde onu bekliyormuş! Her biri kendi yiyeceklerinden biraz getirmiş: ceviz, böğürtlen, elma ve hatta bal… “Sen bizimle paylaştın, şimdi sıra bizde!” demişler hep bir ağızdan.

O gün ormanda büyük bir ziyafet kurulmuş. Herkes getirdiğini paylaşmış, herkes doymuş ve hep birlikte gülüp eğlenmişler. Pufi o anda anlamış ki, paylaşmak yalnızca başkalarını mutlu etmek değilmiş; kalbini de sevgiyle dolduruyormuş. O günden sonra ormandaki herkes birbirine yardım eder, yiyeceğini paylaşır olmuş. Çünkü hepsi bir şeyi öğrenmişti: Paylaşmak, sevginin çoğalmasının en güzel yoludur.
Daha fazla uzun masal okumak isterseniz Uzun Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.